Öfke nöbetleri, yoğun ağlamanın eşlik ettiği aşırı hiddetlerden oluşur. Çocuklar bazen sakin sakin ağlarken bazen de kollarını sallar, tepinir, bütün vücutlarıyla kıvranırlar. Buradaki ikinci tür ağlamaya, öfke nöbeti adını vermekteyiz. Çocuklar kendilerini yetişkinler gibi kontrol edemezler. Dolayısıyla da bu tür öfke nöbetleri gelişimin bir parçası olarak kabul edilmektedir.
Öfke nöbetlerinin farklı biçimleri olabilmektedir. Bazen çocuk öfkesini yüksek sesle bağırarak, çığlık atarak, gerçekten ağlayarak ve vücudunu hareket ettirerek belirtebilir. Bazen de duygularını güvenli bir şekilde dışa vurabilecek güveni hissedemediklerinde yıkıcı davranışlarda bulunabilirler. Genellikle bu tür davranışlara çığlıklar ya da yüksek sesli bağırmalar ve öfke nöbetlerinde görülen kol ve bacak hareketleri eşlik eder, ama gözyaşı yoktur.
Çocuğun gözyaşı dökmeden, bağırdığı, çığlık attığı, vurduğu durumlarda anne ve babalar ona yardımcı olabilmek için duygularını zararsız bir şekilde boşaltabileceği bir yöntem bulmalıdırlar. Hiçbir çocuk başkalarına acı vermekten veya çevreye zarar vermekten yarar göremeyeceği için, zarar verici her türlü davranışın engellenmesi gerekmektedir. Bazen çocuğun boy hizasına inerek bileklerini tutmak, bazen de çocuğa sevecen bir şekilde sarılmak hem şiddetin durmasına hem de çocuğun ağlayarak duyguların boşalmasına yardımcı olabilir. Çocuk sarılmaya direnç gösterse bile yıkıcı davranışı durdurmak için sarılmaya devam etmek önemlidir.
Sıradan ağlamalar gibi öfke nöbetleri de sonsuza dek sürmezler, bastırılmış hayal kırıklığı ve öfke duygusu boşaldıktan sonra kendi tempolarında susarlar. Duyguların yoğun bir şekilde gösterilmesi çoğu anne babayı güçlü kültürel tabular nedeniyle, öfke nöbetlerine katlanmakta zorlar.
Genellikle yaşanan ağlama ve öfke nöbetlerinin süresi ve yoğunluğu, patlamaya neden olan olayın ciddiyeti ile açıklanamayacak gibi görünür. Çizdiği resmi bulamadığı için ya da “yanlış marka çikolata” verdiğiniz için yarım saat bağırarak ağlayabilir. Bu tür durumların nedeni çocukların birikmiş duygularını boşaltmak için küçük bahaneler kullanmalarıdır. Yanlış marka çikolataya tepkisi aslında çocuğun, isteklerinin önemsenmediğini ve ihtiyaçlarının dikkate alınmadığını düşünmesi ile öfkelenmesinin, ağlamasının nedeni olabilir. Kayıp bir resim için ağlama ise, gerçekte hayatındaki diğer bütün kayıplar için gösterilen bir tepki olabilir. Çocukların moralleri bozuksa ve birikmiş acı veren duyguları nedeniyle ağlama ve öfkelenme ihtiyaçları varsa, her türlü bahaneyi kullanacaklardır.
Aileler için en zor karşılanan durum ise çocuklarının market, oyuncakçı gibi kamuya açık alanlarda öfke patlamaları yaşamalarıdır. Çocuklar büyüdükçe bazı yerlerde ve bazı zamanlarda yüksek sesle konuşulmayacağını öğrenirler ve kendilerini kontrol etmeye başlarlar. Ancak her çocuk öfke duygusunu boşaltabileceği en az bir güvenli yer ve kişiye ihtiyaç duyar. Erken çocukluk yıllarında çocuğun bu kişi ile her gün birlikte vakit geçirmesi önemlidir. Öfke nöbetleri evde kabul edilir ve güvenli yerlerinde yaşanırsa, kamuya açık alanlarda öfke nöbeti yaşama ihtiyacı duymayacaktır. Bazı anne babalar evde yaşanan bu öfke nöbetlerinin her yerde yaşanabileceğine yönelik bir endişe duyarlar. Ancak tam tersi bir şekilde evinde öfke duygusunu boşaltan çocuğun, dışarıda buna yönelik bir ihtiyacı kalmayacaktır.
Anne ve babaların çocuklarının onları öfkelendirecek olaylarla karşılaşmaları muhtemeledir. Burada önemli olan anne ve babanın tutumu olacaktır. Sakin kalabilmek atılacak ilk ve en önemli adımdır. Bu sakin tutum aynı zamanda çocuğa örnek olacaktır. Bir süre sonra sakinlik çocuk tarafından model alınacaktır.
3-6 yaş arasında sık sık öfke nöbetleri yaşanabilmektedir. Uykusuzluk, açlık, yorgunluk gibi nedenler de, öfke nöbetlerini tetikleyebilir. Ancak unutulmamalıdır ki nedeni ne olursa olsun önemli olan öfkenin bastırılması değil, ifade edilmesine fırsat tanınmasıdır.
Ebeveynlerin dikkat etmesi gerek bir önemli nokta da, çocuklarının olumsuz davranışları karşısında kendi yaşadıkları üzüntünün, çocuğun kötü birisi olduğunu ima etmeden ifade edilmesidir. Aksi halde güvenli bağ kurmuş olduğu ebeveyni yanında hissetmeyen, kendisinin kötü olarak görüldüğünü düşünen çocuk, duygularını ifade etmekten kaçınacak, ailesi ile arasında kurduğu bağı olumsuz yönde etkileyecektir.
Anne ve babaların kendi öfkelerini ifade etme biçimlerini incelenmeleri de yararlı olacaktır. Çocuk akranları ile olan ilişkisinde, kendi aile içerisinde ki tutumu sergiliyor olabilir. Böyle bir durum karşısında da aile içinde kullanılan davranış tarzının değiştirilmesi yardımcı olacaktır.
Kaynakça:
Yeşil Işık Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi. Çocuklarda Davranış Bozuklukları ve Çözüm Teknikleri. İstanbul.