Sağlıklı anne, baba ve çocuk bağı, çocuğun duygusal sağlığı için son derece önemliyken, bu bağın oluşumunda anne-baba-çocuk üçgeninin sosyal etkileşimi de önemli rol oynar. Çocuğumuzla bebekken oynadığımız “ce-e” oyunları yaş ilerledikçe değişir, bebekler, trenler, legolar ile oynama haline bürünür. Oyun içeriği değişir ancak oyunun iyileştirici gücü değişmez.
Oyun, çocuğun büyülü dünyasına giriş yapılmasını sağlayan bir kapı gibidir. Kimseden öğrenemeyeceği durumları kendi deneyimleri ile öğrenmesini sağlayan bir süreçtir. Oyun çocuklar için ifade etmek istediklerini, ifade etmek isteyip de edemediklerini veya farkında bile olmadığı içsel süreçlerini yansıttığı iletişim şeklidir. Gerçek yaşamda gerçekleştiremeyeceği eylemi, oyunda gerçekleştirerek rahatlama fırsatı bulur. Çocuk günlük hayatını oyuna taşır.
- Dış dünyada yaşadıkları olumsuz duygular, oyun yolu ile bir rahatlamayı sağlar.
- Oyunun iyileştirici gücü ile çocuk, duygularını kontrol etmeyi öğrenir.
- Oyun yoluyla çocuk yeteneklerini fark eder, kendini keşfeder ve motor, dil, duygusal ve sosyal becerilerini geliştirir.
- Kendi yarattığı dünya içerisinde hükmedebilmesinden kaynaklı olarak oyun, çocukların özgüven gelişimini destekler, olumlu kişilik geliştirmesini sağlar.
- Hayal ve gerçek arasındaki ayrımın yapımını kolaylaştırır.
- “-miş gibi” oyunlar ile çocuk olayları canlandırır ve bu olaylar karşısında da vereceği tepkiler ile gevşemesini ve içsel sıkıntının dışarıya atılmasını sağlar.
- Özellikle grup oyunları ile çocuk problem çözme becerisini geliştirir, toplum içerisinde kendini ifade edebilmesini sağlar.
- Oyun içerisinde yarattığı hikayeler ile psikolojik sağlamlık kazanır. Yetişkinlikte karşılaşabileceği olumsuz ruhsal sorunlara yönelik önleyici tutum sergileyebilir.
- Oyun aracılığı ile korkularını, endişelerini, yaşadığı sorunları aktarabilir ve yine oyun aracılığı ile bu problemlere çözüm bulunabilinir.
Oyun Sürecinde Anne ve Babaların Desteği
- Oyuncaklarının onun sorumluluğunda olduğu bilgisi verilmeli.
- Ailecek oynanan oyunlar sırasında çoğu kararın çocukta olduğunu hissi verilmelidir.
- Çocuk yeri geldiğinden tek başına, yeri geldiğinde de ailesi ile birlikte oyun oynamalıdır. Her iki seçeneğinde tek başına yapılıyor olması farklı sonuçlar doğurabilir.
- Oyuncak seçimlerinin gelişimsel olarak çocuğa uygunluğu takip edilmelidir.
- Oynanacak oyun seçiminde anne ve baba baskıcı bir tutum sergilememelidir. Çocukta seçim yapabilme yetisini geliştirebilmek için kendi oyununu kendisinin kurmasına, tercih ettiği oyuncak ile oynamasına fırsat verilmelidir.
- Sıklıkla spesifik bir oyuncak ya da türevi ile oynamasındansa, farklı oyuncak türleri ile de oynamasına destek olunmalıdır. Unutulmamalıdır ki her oyuncak, farklı gelişimin alanlarını desteklemektedir.
Kaynakça:
- Solter A. (2019). Oyun Oynama Sanatı. İstanbul: Doğan Kitap.
- Yavuzer H. (2005). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
- Yavuzer H. (2017). Çocuğunuzun İlk 6 Yılı. İstanbul: Remzi Kitabevi